Sivil Sesler Festivali
Arka Plan
Koronavirüs salgını hayatımızı alt üst ettiğinde bir kez daha konuşmaya başlamıştık dayanışmanın önemini. Hayatımıza fiziksel mesafe, maske, karantina, okulların ve işyerlerinin kapatılması, sokağa çıkma yasakları girdiğinde, pandeminin nedeni hakkındaki düşüncemiz ne olursa olsun ve kamu idaresinin tedbirlerinin ne derece yerinde olduğuna bakmaksızın bu halk sağlığı krizinden birbirimizi korumak için dayanışma ilkesine tutunduk.
Tüm dünyada devletlerin ve şirketlerin tutumu çokça eleştirildi. Sağlık hizmetleri ve önleyici tedbirlerin yetersizliği bir dünya krizi halini aldığında her yerde vatandaşların gönüllü çabası öne çıktı ve bir krizde daha sivil toplumun kilit rolü hakkında hemfikir olundu.
Sivil toplum örgütleri ise bir yandan kamusal politikalar hakkındaki eleştirileri yapıp, bunlara çözüm önerileri üretirken diğer yandan da mahallelerde, işyerlerinde, okullarda, hastanelerde, sokaklarda günlük alışveriş ihtiyaçlarından sağlık malzemeleri üretilmesine kadar çok geniş bir yelpazede kitlesel bir dayanışmayı harekete geçirdi. Bu süreçte ise sivil toplum örgütlerinin kendi aralarındaki iletişimin ve iş birliğinin arttığına da şahit olduk. Farklı alanlarda çalışan örgütler, farklı dünya görüşlerine sahip bireyler pandemi karşısında bir dayanışma sergilemenin gerekliliğine inandı ve yan yana geldi. Bir süredir her krizde ilk başvurulacak tedbir haline getirilmiş olan kültür sanat hayatının tasfiye edilmesine birlikte karşı durdular.
Pandemi günlerini henüz unutmaya başlamışken, tarihimizde görülmemiş bir felaket ile karşılaştık. 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremde on binlerce insanımız hayatını kaybederken, milyonlarcasının hayatı ise tamamen altüst oldu.
Hayatımızı derinden etkileyen bu afet karşısında ise, felaketin ilk anından itibaren sivil toplum örgütleri tüm kapasiteleriyle harekete geçti yine milyonları içinde alan dayanışma seferberliğine bir kanal olmaya çalıştı. İlk günlerin arama kurtarma seferberliği, sonrasında barınmadan gıdaya, eğitimden psikososyal desteğe ihtiyaç duyulan neredeyse her alanda sürdü. Şimdi ise önümüzde yıllarca sürmesi beklenen büyük bir onarım süreci var ve dayanışmanın her türlüsüne hala büyük bir ihtiyaç bulunuyor.
Dayanışma her zaman sivil toplumun ruhu olageldi. Nerede bir hak ihlali, nerede bir adaletsizlik, nerede bir eşitsizlik, nerede haklarından mahrum bırakılan insanlar, nerede yaşamı tehdit altında canlılar, yok edilen cansız varlıklar varsa, orada dayanışma hep vardı. Sömürülen işçiler arasında, ezilen köylüler arasında, ırk ayrımcılığı karşısında siyahlar arasında, ataerkil iktidar karşısında kadınlar arasında, homofibi karşısında LGBT+ bireyler arasında, erişilmezlik duvarları karşısında engelli bireyler arasında, yaşanabilir bir yer arayan göçmenler arasında, ihlaller karşısında hak savunucuları arasında ve hepsinin birbiri arasında dayanışma olmasa bugün bu toplumsal hareketlerden bahsetmek mümkün olmayabilirdi.
Diyebiliriz ki, sivil toplum epeyce dayanışmadan yapılmış bir ilişkiler alanıdır. Dayanışma, hepimizin kendi alanında dert edindiğimiz toplumsal sorunları aşmada hayati bir araç, önemli bir ön koşul. Madem ki değiştirmek istiyoruz, güçlerimizi birleştirmekten başka çaresi yok. Ortak sorunlarımız, ortak kimliklerimiz, ortak değerlerimiz ya da ortak ülkülerimiz bizi bir araya getirir; dayanışma bir araya gelenlerimizin yapabileceklerini arttırır, o kolektifin içindeki tüm bireyleri de güçlendirir. İnanıyoruz ki, dayanışma olmazsa, hep dilimizden düşmeyen sivil koordinasyon da olamaz, sivil iş birliği de.
Toplumda sivil örgütlerin etrafındaki dayanışma sadece krizlerin çözümüne katkı sağlamakla sınırlı mı? Çağımızın yaşadığı toplumsal ve ekonomik sisteme giderek yabancılaşan bireyi için kendini gerçekleştirme, güven duyma, sosyalleşme, bağ kurma, aidiyet, inisiyatif alma, özneleşme, komşuluk gibi ihtiyaçların karşılanmasında sivil dayanışma bir alan sunmuyor mu? Üstelik çoklukrizler denilen bir zamanda yeni felaket senaryoları hepimize giderek daha muhtemel gözükürken.
Değil mi ki dünya her geçen gün daha tekinsiz bir yer haline geliyor. Bitmek bilmeyen bölgesel savaşlar şimdi Filistin’de bir soykırıma varıyor. Dayanışma ihtiyacı sınır tanımıyor ve dünyanın dört bir yanında yankı buluyor. Çağımız kime sorsanız belirsizlikler çağı, savaşlar çağı, güvensizlik çağı, kutuplaşma çağı, yoksulluk çağı, sıkışmışlık çağı, veri gözetimi çağı, yapay zekâ çağı, çevresel refah krizi çağı, hız çağı, son şans çağı…
Bütün bunlara karşın çağın krizleri karşısında toplumlarımızın direncini arttırmak için dayanışma temelli davranışların ve örgütlerin güçlenmesi gerektiği her geçen gün daha fazla belirgin hale geldiğini söyleyemez miyiz? Şubat Depremleri örneğin, yaşanan krizin üstesinden gelmek için gerekli bir dayanışmaya toplumsal örgütlenemelerin katkısını göstermedi mi?
Son zamanlarda hem umutsuzluğu hem umudu, hem çaresizliği hem çareyi, hem korkuyu hem güveni, hem karanlığı hem aydınlığı, hem örgütsüzlüğü hem örgütlülüğü birlikte ve iç içe yaşamamızın bir nedeni de bu değil mi?
Bu nedenle, Sivil Sesler Festivalinin bu yılki açılış oturumu “Krizler Çağında Sivil Toplum ve Dayanışma” başlığını taşıyor.
Bu oturumda madem ki dayanışmaya muhtacız, peki dayanışmanın kurucu unsurlarını nasıl güçlendirebiliriz, dayanışmanın toplumsal tabanını nasıl genişletebiliriz, coğrafi ve beşeri sınırları nasıl aşabiliriz, dayanışmanın önündeki engelleri nasıl aşabiririz, dayanışma etiğini nasıl güçlendirebiliriz? dayanışmayı eşitsizliğin yeniden üretimi tuzağından nasıl uzak tutabiliriz, birbirimizin dayanışma öykülerinden neler öğrenebiliriz, dayanışma için elzem olan güveni, amaçlara bağlılığı nasıl kuvvetlendirebiliriz, nasıl daha iyi dayanışabiliriz? gibi sorulara hep birlikte yanıt arayacağız.
Dayanışma sivil toplumun ruhu ise, bu ruhun en çok ete kemiğe bürünüp aramızda dolaştığı zamanlar, maalesef afet günleri oluyor. Ve maalesef afet günleri de giderek sıklaşıyor. Depremler, seller, su taşkınları, toprak kaymaları, çığlar, fırtınalar, orman yangınları, maden kazaları, endüstriyel kazalar gibi pek çok doğal ya da insan kaynaklı olay gerekli önleyici tedbirlerin alınmadığı koşullarda insani, maddi, ekonomik ve çevresel kayıplarları içeren afetlere dönüşüyor.
Kurumsal altyapılarımızdaki mevcut kırılganlıklar, sorunlar ve eksiklikler afetlerin büyük ölçekli barınma, sağlık, eğitim, beslenme, su, sanitasyon krizlerine dönüşmesine neden oluyor. Üstelik kadınlar, LGBT+ bireyler, engelliler, çocuklar, yoksullar, göçmenler gibi özel ihtiyaçları olan kesimler bu krizleri en derinden yaşıyor, bu bireylerin sıklıkla en temel hakları dahi ihlal ediliyor.
Bu durumlarda ”yaraları sarmak” için artık büyük bir dayanışma seferberliği sergilemek gerektiğinde, sivil toplumun dayanışma ruhunun bir sureti, yaşam koşullarındaki bu kriz alanlarının onarılmasına yönelirken bir başka sureti ortaya çıkan bu insan hakları krizlerini izlemek, raporlamak ve eksik kamu politikaları için çözüm geliştirmeye odaklanıyor. Önümüzde iki boyutlu bir görev duruyor: bir yandan afetler ülkesinde risk/kriz yönetimi becerilerimizi kolektif olarak iyileştirmemiz gerektiği açık. Kent kent, mahalle mahalle, sektör sektör, örgüt örgüt insan hakları temeli bir kriz yönetimi kültürü geliştirmek ve özellikle afet durumlarında insani yardım çabalarını insan hakları temeli bir yaklaşımla sürdürmek. Dayanışmayı ilkeli ve örgütlü kılmak. Bu görevin sadece afet ya da insani yardım alanında çalışan sivil toplum örgütlerine özgü olmadığını Kahramanmaraş Depremleri sonrasında yaşayarak gördük.
Diğer yandan, hem merkezi hem yerel düzeyde kamu idaresinin afet riski azaltma, önleme, hazırlık, müdahale ve yeniden ayağa kalkma süreçlerini evrensel insan hakları standartlarında sürdürmelerine destek olmak için etkili bir izleme, savunuculuk ve işbirliği çalışması yürütmek en az ilki kadar önemli bir görev olarak sivil toplumun önünde duruyor. Riskin öngörülemezliği, krizin boyutları, ihtiyaçların aciliyetleri, olanakların sınırlılıkları benzeri nedenlerin feragat etme, göz ardı etme, erteleme, önemsizleştirme gibi ihlallere zemin oluşturmasını engellemek için örgütlenmesi gereken görkemli dayanışma sivil toplumun katkısını bekliyor.
Bu elbette ülkemize has bir durum değil. Dünyanın her yerinde afet risklerinin çok boyutlu ve çok katmanlı yapısı sivil toplum örgütlerinin bu ikili dayanışma görevini gündeme getiriyor.
2015 yılında gerçekleştirilen Üçüncü BM Dünya Konferansı’nda kabul edilen Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi Belgesi’nin sivil toplum, gönüllüler, organize gönüllü çalışma kuruluşları ve toplum tabanlı kuruluşlar için öngördüğü roller bu konudaki uluslararası uzlaşıyı yansıtır:
“Afet risklerinin azaltılmasına yönelik normatif çerçeve, standart ve planların geliştirilmesi ve uygulanması bağlamında kamu kuruluşları ile işbirliği yapmak, gerektiğinde uzmanlık bilgisi sağlamak ve uygulamada yol göstermek; ulusal, bölgesel ve küresel plan ve stratejilerin uygulama süreçlerine katılmak; afet risklerinin azaltılması ve bu süreçlerin öğretilmesi kültürüne, toplumsal farkındalığa katkıda bulunmak ve desteklemek; afete dirençli topluluk yaklaşımını, farklı gruplar arasındaki sinerjiyi güçlendiren ve tüm toplumu kapsayan afet risk yönetimini, uygun biçimde desteklemek.”İşte bütün bu nedenlerle, Sivil Sesler Festivali’nin kapanış oturumu ise “Afetler, Sivil Toplum ve Dayanışma” başlığını taşıyor.
Türkiye’de afetlerde toplumsal dayanışmayı ve kurumlar arası işbirliğini desteklemek amacıyla bir araya gelişlerin yirmi yılı aşan bir geçmişi var. Bu uzun süreçte çeşitli adlarla bir araya gelen sivil toplum örgütleri, bugün Afet Platformu çatısı altında çalışmalarını sürdürüyor. Bu geleneğin sürdürücüsü olan Afet Platformu, Elazığ depremi (2020) sonrasında tüm afetlere daha iyi ve daha hızlı müdahale edebilmek amacıyla farklı yeteneklere sahip 24 STÖ’nün katılımıyla kuruldu. Kuruluşunun hemen ardından 2021 yılı içerisinde yönetişim yapısını ve süreçlerini kurumsallaşma yönünde girişimlere başladı. Bugün 58 üyesi ile Türkiye’de afet alanındaki en geniş sivil toplum ağı olan Afet Platformu da festivalde "Sivil Toplumda Bir Dayanışma Geleneği: Afet Platformu" başlıklı oturumla yer alacak.
Festival Programı
Türkiye'nin farklı kentlerinden, farklı hak alanlarında çalışan sivil toplum örgütlerinin katılımıyla düzenlenecek olan Sivil Sesler Festivali'nde bu yıl yok yok. İki gün boyunca atölyeler, forumlar, oyunlar ve çeşitli performanslar sizleri bekliyor.
* Etkinliklerin yapılacağı bütün çadırlarda Türk İşaret Dili tercümanı yer alacaktır. Yine 1 palantypist de festivalde bulunacaktır.
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
STANT ALANI
KATILIM ÇADIRI
İYİLİK ÇADIRI
GÜZELLİK ÇADIRI
DAYANIŞMA ÇADIRI
ESENLİK ÇADIRI
ORTAK ALAN ETKİNLİKLERİ
AHŞAP SAHNE
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
(Dernek standında buluşma)
Konuşmacılar
"Dayanışma Güçlendirir" temasıyla düzenlediğimiz festivalde afet ve kriz zamanlarında sahadaki çalışmalarıyla krizle mücadelede rol alan konuklarımızla bir arada olacağız. Zor zamanlarda olağanüstü bir dayanışma ve yardımlaşmayı nasıl ördüğümüzü, yana neler başardığımızı, neleri başarabileceğimizi ve "daha iyiyi" birlikte nasıl inşa edebileceğimizi birlikte konuşacağız.
Krizler Çağında Sivil Toplum ve Dayanışma
Afetler, Sivil Toplum ve Dayanışma
Sivil Toplumda Bir Dayanışma Geleneği: Afet Platformu
Etkinlikler
Bu yıl festivalde pek çok etkinlik sizleri bekliyor!
Afet müdahale deneyimini paylaşmak için Köpekli Arama Kurtarma Birimiyle bir etkinlik düzenleyecek olan SGDD-ASAM etkinlikte köpeklerin eğitim sürecini diğer sivil toplum örgütleriyle paylaşılacak ve senaryolu bir tatbikat gerçekleştirecek.
Zihinsel engelli ve otizmli gençlerin oluşturduğu özel bir koro, sizi müziğin büyülü dünyasına davet ediyor. Bu 15 kişilik koro, farklı eserleri seslendirerek dinleyicilere unutulmaz bir mini konser sunacak.
İklim krizini sıkça duymaya başladık. Peki, içinde olduğumuz kriz hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Sivil Sesler Festivali’nde Yaşamdan Yana Derneği iklim krizine dikkat çekmek için heyecan verici bir oyun tasarladı. 15 dakikalık bu oyunda katılarak hem iklim krizi hakkındaki bilgilerinizi test edebilir hem de küçük hediyeler kazanma şansını yakalayabilirsiniz. Siz de gelin, bilginizi ölçün ve iklim krizine karşı farkındalığınızı artırarak eğlenceli bir öğrenme deneyimi yaşayın!
İnsan hakları savunucuları ve aktivistler için baskının giderek arttığı ve ayrımcılığın özel yaşamlarımızda kendini daha fazla hissettirdiği günlerden geçerken, KAOS GL herkes için özgür ve yaşanabilir bir dünya tahayyülüyle söz üretmeye devam ediyor. Etkinlik kapsamında Kaos GL Dergisi'nin editörü Umut Güven, cis-heteronormatif sisteme umut ve tahayyülle karşılık vermek üzere “hayal etme, düşleme” anlamlarında kullanılan “tahayyül” temasını katılımcılarla birlikte tartışmaya açacak.
Yaya Derneği, 2023 İzmir Akdeniz Bienali'nde, Prof. Dr. Seçkin Aydın yürütümündeki 'Yavaş Şiddet Yavaş Umut - Artivizm Anlatıları Atölyesi'nde gerçekleştirdiği 'Sokağımda Yürürken' performansını ilk kez kamuya açık bir platformda sunuyor. Atölye, kentlerin motorlu taşıtların kesintisiz ve hızlı hareketi için değil, kent sakinlerinin yaşaması için var olması gerektiğini vurgulamayı amaçlıyor. Bu atölyede katılımcılar sokakta yürürken hissettiklerini en sade şekliyle söze döküp paylaşmaları için desteklenecekler. Kentleri yeniden düşünmek ve ifade etmek için bu deneyime katılmaya davetlisiniz.
Kolektif bir çalışmayla festivalin birleştirici ve iyileştirici gücünü çizimlerle keşfetmeye hazır mısınız?
Sanatsal ifadenin en özgür ve basit hali olan bu doddle atölyesinde, kendi ellerinizle "örgütlenme," "iyileştirme," "toplumsal güç" gibi soyut kavramları somut bir şekilde ifade edebilirsiniz. Ortaya çıkacak her bir doodle, festivalimizin katılımcılarının bir arada olduğunu ve her birinin izlerini taşıdığını gösteren bir sanat eseri olacak. Etkinliğe katılım 30 kişi ile sınırlıdır.
Çocukların kurduğu bir dernek olan 8 Basamak Derneği’nden çocuklar, bu oyun aracılığıyla yetişkinlere çocuk haklarını anlatacaklar. Bu kutu oyununda çocuk hakları; istek, ihtiyaç, hak ve sorumluluk kavramları üzerinden ele alınıyor. Etkinliğe maksimum 20 kişi katılabilir.
İKGV’den İris Bilen tarafından yürütülecek olan atölyede son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir terim olan sosyal uyum ve terimin Türkiye ve göç perspektifinde nereye oturduğu üzerine konuşulacak. Atölye çalışmasında sosyal uyumun tanımı katılımcılarla birlikte yapılacak, Türkiye’nin sıklıkla göç aldığı ülkelerin ve Türkiye’nin kültürel kesişimleri keşfedilecek, sosyal uyumun neden gerekli olduğuna dair ortak paydada nasıl buluşulabileceği üzerine konuşulacak. Etkinliğe maksimum 20 kişi katılabilir.
Örgülü dayanışma hikayesini duydunuz mu? Yeri geldiğinde itişmeli çekişmeli, sarılmalı itmeli, kavgalı barış şarkılı, seçimli gürültülü; ama ne olursa olsun en sonunda göz göze bakmalı, teşekkür etmeli, dayanışmayı derinleştiren hikayeleri dinlediniz mi?
Hikayeler, seslerine kulak verip dinlediğimizde bizlere daha önce fark etmediğimiz içimizde yatan güçlerimizi fısıldama gücüne sahipler. Öyle ki... İlham olmanın yanı sıra, bizlere daha önce hiç düşünmediğimiz yeni sorular sordurtabilirler.
Güç Hikayeleri'nde, Türkiye’de sivil alanda çalışanların yaşadıkları zorluklar söz konusu olduğunda nasıl dayan-ış-arak güç kazandıklarının hikayelerini birinci ağızdan dinleyeceğiz. Karşılaşmaların gerçek bir dayanışmaya nasıl dönüştüğünü konuşacağız.
Oturumda afet sonrası bir sivil koordinasyon mekanizması örneği olan Adıyaman Sivil Toplum Dayanışma Grubu, ”Sivil toplum örgütleri olarak yerelle birlikte, yerel için birlikte nasıl daha etkili çalışabiliriz? Hiçbir şey yapamasak da en azından birbirimize iyi geliriz!” diyerek yola düşme hikayesini anlatacak.
Bu oturumun ikinci konuğu ise 10 Ekim Dayanışması olacak. Ankara Katliamından etkilenmiş herkesle, her koşulda dayanışmak için bir araya gelen 10 Ekim Dayanışması içinde, bellek ve iyileşme çalışmaları kapsamında aileler, yaralılar ve gönüllülerden bir araya gelen Örgülü Mücadele ekibi bu oturumda hayatını kaybeden insanların isimlerini taşıyan battaniyelerin, battaniyelerle sarmalanmış anıt ağaçların ve örülen dayanışma battaniyelerinin sarıp sarmalayan ve güçlendiren hikayesini anlatacak.
İyileşme, güçlenme ve dayanışma konu başlıklı yaratıcı drama atölyesi, yaratıcı drama eğitmeni eşliğinde gerçekleştirilip drama oyun ve etkinlikleri aracılığıyla oyunsu bir atmosferde farkındalık yaratmayı, rol oynama ve doğaçlama teknikleri kullanılarak katılımcılar için duygusal ve düşünsel bir alan açmayı hedefliyor. Atölye aynı zamanda katılımcıların sivil alandaki düşünsel ve duygusal geri bildirimlerini, sanatsal bir yolla bedensel ve sözlü olarak ortaya koymalarını hedefleniyor. Aynı zamanda yaratıcı drama ile dayanışmanın gücü, birlikte iyileşmenin ve güçlenmenin öneminin altı çizilecek.
Toplum içinde ayrımcılığa uğrayan gruplarla dayanışmayı vurgulayan bu etkinlikte HIV+, LGBTIQ+ ve kadınlar gibi kırılgan gruplarla empati becerilerinizi geliştirebilir, cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına dair farkındalığınızı artırabilirsiniz. Bu etkinliğe maksimum katılımcı sayısı 10’dur.
Canlı bir performans etkinliği olan bu çalışma ücretsiz ev işlerinin toplumsal cinsiyet normları çerçevesinde kadınlara yüklenmesinin kültürel ve öğretici bir yansıması olarak kurgulandı. Performansta katılımcılara "Daha önce hiç çamaşır asmış mıydınız?" sorusu sorularak ev içi emek ve görünmeyen iş üzerine konuşulacak.
Bu atölyede Avrupa Birliği'nin geliştirdiği dijital, çevresel ve girişimcilik yetkinliklerini belirlemeyi hedefleyen önemli çerçeveler olan GreenComp, DigComp ve EntreComp ve bu çerçevelerin nasıl geliştirilebileceği üzerine konuşulacak. GreenComp, çevresel sürdürülebilirlikle ilgili yetkinlikleri tanımlıyor ve bireylerin çevre bilincini artırmalarını, sürdürülebilirlik konularında bilgi ve beceri kazanmalarını teşvik ediyor. DigComp, dijital yetenekleri ölçmek ve geliştirmek için kullanılıyor ve bireylere dijital becerilerini değerlendirme ve güçlendirme fırsatı sunuyor. EntreComp ise girişimcilik yetkinliklerini tanımlıyor ve girişimciliği genel beceriler, problem çözme, yaratıcılık ve inovasyon gibi kapsamlı bir yaklaşımla ele alıyor.
Erişilebilir olmayan mekanları bisiklet aracılığıyla erişilebilir hale getirmeye çalışan ve 2 kişilik (tandem) bisikletlerle bisiklet turları düzenleyen Eşpedal Derneği festival katılımcılarını ortak sürüşe davet ediyor. Sürüş etkinliğinde İzmir’de bisiklet camiasında renkli kişiliği ve her hafta cumartesi İnciraltı Kent Ormanı’nda ücretsiz olarak bisiklet severlere yaptığı kahvelerle tanınan Urim Babacan da yer alacak. Urim Baba bisikletseverlere kahve ikramında bulunacak.
Deprem bölgesine gönderilmek üzere el örgüsü kışlık atkı, battaniye örme atölyesine katılmak ister misiniz? Bu atölye için örgü örmeyi bilmenize gerek yok. İnce işçilik gerektirmeyen, kolay ve hızlı bir örgü örme yöntemiyle hem eğlenebilir hem de afet bölgesine destek olabilirsiniz.
2023 yılında STGM, TÜSEV ve TACSO tarafından Türkiye’de örgütlenme özgürlüğünün mevcut durumuna ilişkin izleme raporları yayınlandı. Bu oturumda STGM tarafından hazırlanan
- “Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkı”,
- TÜSEV tarafından hazırlanan “Sivil Toplum için Elverişli Ortam İzleme Matrisi 2020-2021 Türkiye Raporu” ve
- TACSO tarafından hazırlanan “Avrupa Komisyonu Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü (DG NEAR) Genişleme Ülkelerinde Sivil Topluma AB Desteği Rehberleri (2021-2027),
Temel Değerlendirme Raporu 2021, Türkiye Ülke Raporu”nun bulguları paylaşılacak.
Veri ve toplumsal cinsiyetin birlikte ele alınacağı bu atölyede, verinin ne anlama geldiği, veri tanımına giren öğeler, veri ile eşitsizlik arasındaki bağlantılar gibi konular ele alınacak. Toplumsal cinsiyete duyarlı veri toplama ve analiz etme yöntemlerinin inceleneceği atölyede toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında tartışma yürütülecek. Etkinliğe maksimum 30 kişi katılabilir.
Fotoğraflara dokunarak geçmişin ve bugünün birleştirileceği "Hafızayı İşlemek" başlıklı atölye fotoğraf sanatına farklı bir bakış açısı sunuyor. Atölyede siyah beyaz fotoğraflar temel malzeme olarak kullanarak, geçmiş dönemin yaşamına, mekanlarına ve insanlarına odaklanılacak. Atölyede iğne ve ipliklerle fotoğraflara müdahale edilerek özgün sanat eserleri yaratılacak. Hafızayı İşlemek Atölyesi, yeni bir teknik öğrenme fırsatının yanı sıra dayanışma, kolektif üretim ve geçmişle bugün arasındaki bağı güçlendirmek için harika bir fırsat sunuyor. Etkinliğe maksimum 20 kişi katılabilir.
Sivil toplum örgütleri olarak düzenli etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Ancak etkinliklerimizin hedef kitlesine ulaşıp ulaşmadığını, çeşitliliği ve kapsayıcılığı gözettiğimizi ve tüm hak sahiplerinin katılımını sağlayıp sağlamadığını ve olası bariyerleri kontrol ediyor muyuz? İşte bu atölyede, engelliler ve erişilebilirlik, toplumsal cinsiyete duyarlı etkinlikler, çocuk güvenliği ve diğer lojistik konularda farkında olmadığımız, unuttuğumuz veya bilgi sahibi olmadığımız pek çok detay konuşulacak.
Zor zamanlarda psikolojik sağlamlığı ve esnekliği geliştirmek, kişisel iyilik hali için kritik öneme sahip. Bu oturumda, psikolojik sağlamlık ve esneklik kavramlarına odaklanılacak ve kriz zamanlarında bireylerin bu özellikleri nasıl güçlendirebileceği ve koruyucu bir rol üstlenebileceği tartışılacak. Katılımcıların psikolojik dayanıklılığı artırmak ve değişimlere uyum sağlamak için kullanabilecekleri pratik stratejiler keşfedilecek.
Festival alanının doğal güzellikleri ve sivil toplumun bu bölgedeki önemli rolünü keşfetmeye hazır mısınız? Doğa Derneği’nin gerçekleştireceği kuş gözlem gezisinde kısa bir yürüyüşle parktaki kuşları tanıyabilir ve diğer türleri gözlemleyebilirsiniz. Etkinlik 45 dakika olarak planlanmıştır.
İyileşme, güçlenme ve dayanışma konu başlıklı yaratıcı drama atölyesi, yaratıcı drama eğitmeni eşliğinde gerçekleştirilip drama oyun ve etkinlikleri aracılığıyla oyunsu bir atmosferde farkındalık yaratmayı, rol oynama ve doğaçlama teknikleri kullanılarak katılımcılar için duygusal ve düşünsel bir alan açmayı hedefliyor. Atölye aynı zamanda katılımcıların sivil alandaki düşünsel ve duygusal geri bildirimlerini, sanatsal bir yolla bedensel ve sözlü olarak ortaya koymalarını hedefleniyor. Aynı zamanda yaratıcı drama ile dayanışmanın gücü, birlikte iyileşmenin ve güçlenmenin öneminin altı çizilecek.
6 Şubat günü, o gece sabaha karşı, ertesi gün neler yaşadık, depremin hemen ardından neler yaptık? Bu zamanları hatırlamak çok acı verici olsa da sanatla dayanışmanın hikayesi hepimize iyi gelecek.
Bu buluşmada Teatro Ayntab deprem sonrasında "Sanat Her Yerde" adlı tamamen gönüllü olarak başlattığı hareketin hikayesini anlatacak ve doğaçlama performans sergileyecek.
Erişilebilir olmayan mekanları bisiklet aracılığıyla erişilebilir hale getirmeye çalışan ve 2 kişilik (tandem) bisikletlerle bisiklet turları düzenleyen Eşpedal Derneği festival katılımcılarını ortak sürüşe davet ediyor. Sürüş etkinliğinde İzmir’de bisiklet camiasında renkli kişiliği ve her hafta cumartesi İnciraltı Kent Ormanı’nda ücretsiz olarak bisiklet severlere yaptığı kahvelerle tanınan Urim Babacan da yer alacak. Urim Baba bisikletseverlere kahve ikramında bulunacak.
6 Şubat Depremleri daha önce ülkece yaşamadığımız büyük bir afetle bizi karşı karşıya getirdi. Ülke tarihi en karanlık günlerini yaşarken hepimizi ayakta tutan ise dayanışma oldu. İşte bu atölyede farklı yöntemlerle dayanışan örgütlerin hikayesini dinleyeceksiniz.
Lotus Kadın Derneği, Şubat ayından bu yana kadınların özel ihtiyaçlarının tespiti ve tedariki için çalışıyor. Afetin ilk gününden bugüne sahada çalışan Lotus Kadın, sahanın ihtiyaçlarına göre yenilikçi yaklaşımlarla kadınların hayatlarını güçlendirmeye devam ediyor.
Depremin ilk günlerinde afet bölgesinde ulaşım en önemli sorunlardan biri haline gelirken, moto kuryeler ulaşımın en zor olduğu bölgelere dahi ihtiyaçları hızla ulaştırdı. Bu oturumda Kurye Hakları Derneği, deprem bölgelerine motosikletleri ile gidip yardımlaşma ve dayanışma çalışması yürüten moto kuryelerin deneyimlerini ve olası depremlere hazırlık kapsamında moto kuryelerin nasıl hazırlanacağına dair plan ve önerilerini bizimle paylaşacak.
Defne Kadın Kooperatifi, afet sonrası üretime tutunarak ayakta kalan örgütlerden biri. “Dayanışma kelimesini söylemden ziyade yaşayarak öğrendik.” diyen Defne Kadın Kooperatifi üreterek hep birlikte hayata tutunmaya başlamalarının hikayesi, üretimin birleştirici gücünü anlatacak.
Festivalde 3 çömlek tornası, 3 deneyimli seramik öğretmeni ve gerekli malzemelerle donatılmış özel bir seramik atölyesi sizi bekliyor. Festival boyunca değişik saatlerde devam edecek atölyede, çamurun büyülü dünyasına dalacak, seramik yapımının inceliklerini öğrenirken kendi eserlerinizi yaratacaksınız.
ENÇOKK kutu ve mobil oyununu engelli ve engelli olmayan çocukların oyun yoluyla engelli haklarını öğrenmesi için AB destekli " Engelli Çocukların Karar Alma Süreçlerine Etkin Katılımı" projesi kapsamında geliştirildi.
11-18 yaş arası çocuklar için tasarlanan oyunun mümkün olduğunca engelli çocuklar için erişilebilir bir oyun olmasına çalışıldı. Bu etkinlikle insan hakları aktivistlerine, çocuklarla çalışan/ çocuklara erişebilecek STÖ'lere oyun tanıtılmak ve yaygınlaştırılmak isteniyor. Etkinliğe en fazla 20 kişi katılabilir.
TBMM'yi ve kanun yapma süreçlerini yakından tanımak isteyenler için tasarlanan bu atölyede, yasama ve yürütmeyi denetleme süreçlerinin sivil toplum örgütlerini neden ilgilendirdiği üzerine konuşulacak. Yasama süreçlerine katılım yollarına dair kısa bilgiler verilecek ve somut bir örnek üzerinden kanun teklifi taslağının nasıl hazırlanacağı ele alınacak. Yine atölyede STÖ'lerin kamu yönetimiyle ilgili yaşanan sorunlar üzerine odaklanarak soru önergeleri ve Meclis araştırmaları gibi denetim mekanizmalarına nasıl taşınabileceği tartışılacak, Dilekçe, İnsan Haklarını İnceleme, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği gibi Meclis Komisyonları'na bireysel başvuruların nasıl yapılacağı aktarılacak ve milletvekilleri, komisyonlar ve siyasi parti gruplarıyla iletişim konusunda bilgi verilecek. Etkinliğe maksimum 25 kişi katılabilir.
Kahramanmaraş Depremleri sonrasında “Gayret” adını verdiği özel bir destek mekanizması tasarlayan Sivil Düşün, Sivil Sesler Festivali’nde “Gayret” faydalanıcılarının katılımıyla afetin etkileriyle mücadele yöntemlerini, dayanışarak birbirlerine iyi gelme hikayelerini aktaracak.
Bu forumda Sivil Düşün’e; Adıyaman’da hemen deprem sonrası bir araya gelen ve gençliğin dayanışma pratiklerine dair ilham dolu bir örnek sunan Dayanışma İnsanları Derneğinden Sinem Durmuş, Hatay’da insani yardım ve afet gibi alanlardan gelenlerin deneyimlerini harmanlayarak kurulan, inovatif yöntemlerle çalışan SAHA’dan Gökhan Erkutlu ve Denizli’de özel ihtiyaç sahibi bireylere yönelik çözümleri koordine etme deneyimiyle deprem zamanı harekete geçen Denizli Otizm Derneğinden Dudu Karaman Dinç eşlik edecek.
Mizahın, toplumsal hareketlerle tarihsel bağlamda kurduğu ilişki çerçevesinde; mizah ve karikatüre dair sık sorulan soruların tartışılacağı bu atölyede, “kara mizah”, “mizah ve ifade özgürlüğü” ile toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğinin mizah ile karikatürdeki yansıması konuşulacak.
Türkiye'deki geçmiş krizlerin etkileri ve olası kriz senaryoları üzerinden çocukların ve bakım verenlerin nasıl etkilenebileceğinin ele alınacağı bu atölyede, kriz dönemlerinde çocukların özgün ihtiyaçları, bu ihtiyaçları karşılamak için çocuk merkezli çalışma yaklaşımları ve iş birliği ağlarının nasıl oluşturabileceği ele alınacak. Etkinliğe maksimum 20 kişi katılabilir.
Zafer S. Yılmaz'ın derlediği oyun kitabının desteğiyle düzenlenecek olan atölyede, toplantılar ve etkinlikler sırasında grup dinamiklerini artıracak buz kırma ve kaynaştırma oyunları hakkında bilgi verilecek, bu oyunların nasıl kullanılacağı aktarılacak ve elbette oyun oynanacak.
Türkiye'de giderek artan LGBTİ+ karşıtı politikalar ve nefret iklimine karşı dayanışma temastan, karşılıklı öğrenmekten ve LGBTİ+ kapsayıcı pratikler üretmekten geçiyor. Sivil toplum örgütlerinin LGBTİ+'larla dayanışmak için neler yapabileceğinin konuşulacağı bu atölyede dayanışmanın ve güçlenmenin imkanları üzerine hep beraber düşünülecek.
Şiddetsiz örgütlenmenin gücünü keşfetmeye hazır mısınız? Bu atölyede, şiddetsiz örgütlenmenin ne olduğunu öğrenebilir ve örgütlerimizde yapısal, kültürel ve düşünsel olarak şiddetsiz yaklaşımın nasıl geliştirebileceği hakkında bilgi alabilirsiniz. Etkinliğe maksimum 15 kişi katılabilir.
Bu atölyede İzmir Büyükşehir Belediyesi - Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğünün nefret söylemi ve ayrımcılığa karşı mücadele için hayata geçirdiği kampanya hakkında bilgi verilecek ve kampanya hazırlama süreçleri anlatılacak.
Yaya Derneği, 2023 İzmir Akdeniz Bienali'nde, Prof. Dr. Seçkin Aydın yürütümündeki 'Yavaş Şiddet Yavaş Umut - Artivizm Anlatıları Atölyesi'nde gerçekleştirdiği 'Sokağımda Yürürken' performansını, ilk kez kamuya açık bir platformda sunuyor.
Atölye, kentlerin motorlu taşıtların kesintisiz ve hızlı hareketi için değil, kent sakinlerinin yaşaması için var olması gerektiğini vurgulamayı amaçlıyor. Bu atölyede katılımcılar sokakta yürürken hissettiklerini en sade şekliyle söze döküp paylaşmaları için desteklenecekler. Kentleri yeniden düşünmek ve ifade etmek için bu deneyime katılmaya davetlisiniz.
Festivalde 3 çömlek tornası, 3 deneyimli seramik öğretmeni ve gerekli malzemelerle donatılmış özel bir seramik atölyesi sizi bekliyor. Festival boyunca değişik saatlerde devam edecek atölyede, çamurun büyülü dünyasına dalacak, seramik yapımının inceliklerini öğrenirken kendi eserlerinizi yaratacaksınız.
Bu etkinlikte Rahimenin Engelsiz Mutfağı adıyla YouTube yayınları gerçekleştiren görme engelli Rahime Söylemez, mutfakta erişilebilir bir şekilde yaptığı yemek tariflerini ve deneyimlerini paylaşacak. Etkinlikle erişilebilir koşullar sağlandığında engellilerin mutfakta özel yeteneklerini nasıl ortaya koyabildiği anlatılacak. Etkinliğe 25 kişinin katılımı bekleniyor.
İyileşme, güçlenme ve dayanışma konu başlıklı yaratıcı drama atölyesi, yaratıcı drama eğitmeni eşliğinde gerçekleştirilip drama oyun ve etkinlikleri aracılığıyla oyunsu bir atmosferde farkındalık yaratmayı, rol oynama ve doğaçlama teknikleri kullanılarak katılımcılar için duygusal ve düşünsel bir alan açmayı hedefliyor.Atölye aynı zamanda katılımcıların sivil alandaki düşünsel ve duygusal geri bildirimlerini, sanatsal bir yolla bedensel ve sözlü olarak ortaya koymalarını hedefleniyor. Aynı zamanda yaratıcı drama ile dayanışmanın gücü, birlikte iyileşmenin ve güçlenmenin öneminin altı çizilecek.
Atölyede kavramsal olarak pek bilinmeyen spesifik bir ayrımcılık türü olan ve çoğu zaman göz ardı edilen 'Antigypsyism' (Çingene veya Roman karşıtlığı) kavramı ele alınacak. Antigypsyism’in ne anlama geldiği ve neden böyle özel bir ayrımcılık tanımına ihtiyaç duyulduğu konusunda sunum yapılacak. Atölyede Çingene mi, Roman mı? gibi Antigypsyism ile ilişkilendirilmiş sorular tartışılacak ve günlük hayatta karşımıza çıkan Antigypsyism örnekleri incelenecek. Etkinliğe maksimum 20 kişi katılabilir.
Atölyede Kabul, Eşitlik, Dahil Olma, İstihdam- Otizm Derneği üyesi Avukat Suna Ağı'nın otistik birey kızı Özge'nin müzik yeteneği sayesinde üniversite mezuniyetiyle sonuçlanan eğitim hayatında karşılaştığı ayrımcı ve engelleyici zorlukları aşma hikayesi paylaşılacak. Etkinliğe maksimum 25 kişi katılabilir.
Lazca ve Laz kültürünü tanıtmak için fırsat sunan bu atölyede Lazca'nın kökenleri hakkında konuşulacak ve, bu dilin geçmişten günümüze nasıl evrildiği ve neden tehlike altında olduğunu anlatılacak. Etkinliğe maksimum 30 kişi katılabilir.
Yaşar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nden Mehmet Kahyaoğlu’nun sunumuyla İzmir'in zengin tarihini öğrenmek ister misiniz? Bu etkinlikte antik çağdan günümüze uzanan İzmir'in büyülü yolculuğuna eşlik edebilirsiniz. Bu etkinliğe maksimum 30 kişi katılabilir.
Festival alanının doğal güzellikleri ve sivil toplumun bu bölgedeki önemli rolünü keşfetmeye hazır mısınız? Doğa Derneği’nin gerçekleştireceği kuş gözlem gezisinde kısa bir yürüyüşle parktaki kuşları tanıyabilir ve diğer türleri gözlemleyebilirsiniz. Etkinlik 45 dakika olarak planlanmıştır.
Deprem bölgesine gönderilmek üzere el örgüsü kışlık atkı, battaniye örme atölyesine katılmak ister misiniz? Bu atölye için örgü örmeyi bilmenize gerek yok. İnce işçilik gerektirmeyen, kolay ve hızlı bir örgü örme yöntemiyle hem eğlenebilir hem de afet bölgesine destek olabilirsiniz.
Festivalde 3 çömlek tornası, 3 deneyimli seramik öğretmeni ve gerekli malzemelerle donatılmış özel bir seramik atölyesi sizi bekliyor. Festival boyunca değişik saatlerde devam edecek atölyede, çamurun büyülü dünyasına dalacak, seramik yapımının inceliklerini öğrenirken kendi eserlerinizi yaratacaksınız.
İzmir'deki okulların da içinde olduğu Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum-ÇEDES uygulaması, ilköğretim okullarına din görevlilerinin manevi danışman olarak atanmasını öngörüyor. Eşit Yaşam Derneği sivil toplum bileşenlerini ÇEDES uygulmasını tartışmaya, geleceğe yönelik fikirleri ve önerileri konuşmaya davet ediyor. Etkinlik katılımcı sayısı 30 kişi ile sınırlıdır.
Altyazı Derneği etkinliğinde, 2022'de gerçekleştirdiği 'Aşağıdan Yukarıya' video serisinde yer alan 'Kadrajın Dışı Yok' video denemesinden ilhamla sivil alanda bir ifade ve dayanışma aracı olarak video üretiminin çeşitli boyutlarını ele alacak. Videonun yönetmeni Oktay İnce'nin katılımıyla gerçekleşecek olan gösterim ve söyleşide, video üretiminin toplumsal açıdan belgeleme, ifade, dayanışma ve direniş fırsatlarını nasıl sunabildiği üzerine konuşulacak. Eylemin ve kaydın kadraj içinde ve dışında açtığı etik konular da tartışmanın gündeminde olacak.
Videonun en yaygın kitle iletişim ve eğlence aracı olarak kullanıldığı bir çağda, video üretim tekniklerinden biri olan stop motion tekniğini basit uygulamalarla üretmek, örgütlenmek ve eğlenmek için nasıl kullanacağımızı keşfedeceğiz. Stop motion yaparken yaratıcılığını sınırsız bir şekilde kullanırken yönetmen, senarist, oyuncu, sanat yönetmeni, tasarımcı sensin! Stop motion tekniklerinin püf noktalarını ele alacağımız bu atölyede ayrıca küçük bir uygulama ile ortaya stop motion örnekleri çıkaracağız.
Anadilde kültürel üretim hakkı üzerine konuşulacak olan bu atölyede, bireylerin kendi dillerinde sanat, edebiyat, müzik ve daha fazlasını yaratma hakkını temsil eden anadilde ifade özgürlüğü üzerine odaklanılacak. Etkinliğe maksimum 15 kişi katılabilir.
Festival Mekanı
Kültürpark İzmir
Mimar Sinan, Şair Eşref Blv. No.50, 35220 Konak/İzmir
Festival Alanı: Kapalı Tenis Kortları Önü - Ahşap Sahne